4 Mayıs 2011 Çarşamba

Kalemin Sitemi

www.tips-fb.com






Oysa en çok onun değeri bilinmeliydi.






"Pembeler sana çok yakışmış canım. Kitabını da en kısa zamanda görürüz umarım."

Pembe Bigudi'yi hayata geçirmemin hemen ardından blog'umdan haberdar olan, çok sevdiğim bir arkadaşımın telefonuma bıraktığı mesajdı bu. Buradan kendisine selamlarımı iletmek istiyorum. Ayrıca ev arkadaşıma, tüm dileklerimin mimarı anneme, kıskanç sevgilime, tüm dostlarıma... Ay ne var sanki bi' el sallasam onlara? Hay Allah! Doğru ya. Canlı yayında değiliz sonuçta. Bir makalenin içindeyiz, kim görebilir ki beni burada el sallasam da?!

Makalenin canlı yayınlardan, kırmızı halılı yeri göğü inleten konserlerden, radyo programlarından, çarşıda pazarda bangır bangır bağıran single veya albümlerden farkı vardır. Makale hepsinden çok bağırdığı halde, hepsinden daha az seslidir.

Hatta sessizdir.

Aslında sadece makale olarak ele almamak gerekir. Tüm yazılar diyebiliriz, her biri bu guruba dahil edilebilir. En genel anlamda bakıldığında adına "sanat" dediğimiz tonla şeyden biridir. Bu hevesteki kişi de aynı oranda sanatçıdır belki. Belki diyorum, çünkü aynı değeri görmüyoruz. Kaçımız bir rock yıldızı kadar ünlüyüz?

Tamam, kabul. Ben istesem bir rock yıldızı kadar değer görebilirim (!). Ama aynı zamanda da bir yazarım. Hatta daha ileriye götürmek istiyorum itirafımı; beni ayakta tutabilseydi yazmak; sadece yazardım. 

Yazmaktan yana bir beklentim tabii ki var. "Ne yani, yazarlık para için mi yapılır?" diyenlere de cevabım! Yazarlık para için yapılmaz elbet. Yazar olmak için üniversitelerde kafa patlatmak da işe yaramaz. Yazar, sadece yazar. Temiz havayı içine çeker, mutlu olur, yazar. Aşık olur, yazar. Hüzünlenir, yazar. Yazmak için vardır yazarlar. Ve bir de takdir görmek için...

İşte benim değinmek istediğim nokta, tam olarak burası. Pedagoji konusunda uzmanlaşmış kişiler bilir; başarının büyümesi için pekiştirilmesi gerekir. Nasıl ki bir rock yıldızı sahnede alkışlandığında moral buluyor ve bu moralle tüm dünyayı gıkı dahi çıkmadan geziyorsa, yazar da övülmelidir. Ve hatta ödüllendirilmelidir.

Her turnede daha iyiye giden dünyaca ünlü bir grubun en büyük ödülü, dünya genelinde tanınmışlık ve elbette maddi kazanç. Kabul ediyorum, kişi başardıkça öyle bir doyum noktasına ulaşıyor ki, bir yerden sonra gözü maddiyatı görmez oluyor. Böyle insanların öyle zamanlar vardır ki, aylarca muhasebecilerinin yüzünü görmezler. Hani hoş beşten öteye gitmez sohbetleri. Kaç paraları var, nereye ne harcadılar bilmezler. Çünkü merak etmezler. Lakin her hafta müzik listelerinde olur gözleri. Kaçıncı sırada olduğuklarını takip etmeyenimiz yoktur. Grup bir sıra dahi yükselse başarmışlık hissi kaplar yüreklerini. Ve daha iyi geçen her konser sonrası dört elle sarılırlar enstrümanlarına.

Yazarlıkta kıdemli sayılmasam da, yazma işinde yeterince eskiyim. Bu sebepten iyi bilirim; pekiştirilmeyen yetenek körelir. Maddi pekiştireç bir yere kadar götürür yazarı, önemli olan desteklenmektir. Ders çalışarak kazanılmayan yeteneklerimiz var her birimizin. Müzik yıldızlarından farklıyız bir yerde. Peki neden, şarkı söyleyebilmek için yıllarca çalışıp didinen, dans öğrenmek için tüm varlığını ortaya seren, estetik ameliyatlarla ve sahnede yalancı sevgi gösterileriyle kendine "Vay be! Ne yetenekli." dedirten kişiler bu derece ünlü de, neden çoğu yazar bu kadar arka planda? Evlerimizde göz önüne koyup gurur duymaya çalıştığımız birkaç derece madalyonu da olmasa, kim bilecek bizi? Hangi şöhret, sadece yazmakla yükselebilir ki? Hangi 5 yıldızlı otel odasında son yazdığımız yazının büyüsüne kapılıp yanıbaşımıza sokulur bize çıldıran bir hayran kitlesi? Hangi dünyaca ünlü gazeteci canlı yayınlarda ağırlar yeteneğimizi? Hangi radyo listesine girebiliriz, hangi listede en üstte olabiliriz ki?


Kitap yazıp da popüler kültüre hizmet eden ve en çok satanlar listesinde yükselenleri hariç tutuyorum tabii ki.
Susmayın. Zaten yazılarımız bu gürültülü dünyada yeterince suskun değil mi? 

Her kelimemizde dünyaya mesajlar haykırıyoruz aslında. Sahnede keçi kesmekten, bileklerimizi jiletlemekten daha mühim bizim yaptığımız ve daha şefkatli. Kalemimizle aşk yaşıyoruz, yapay sevgilerle kendimizden geçmiyoruz. Sahneden küfredemesek de ağız dolusu, yazarak dinlendiriyoruz ruhumuzu. 

Aslında bizler de birer yıldızız. Bizim sahnemiz kâğıdımız. En çekici partnerimiz kelemimizle en olmadık şovları yaparız. Haydi dünya, bizi de alkışla! Alkışla ki, gürleşsin kelimelerimiz, hayat bulsun yazımız!
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

✿ Ziyaretçiler

Powered By Blogger

FeedBurner

Add to Google Reader or Homepage

ECBanner
Recommended Post Slide Out For Blogger
 
BlogOkulu Gadgets