3 Mayıs 2011 Salı

Babalık Nedir?

www.tips-fb.com







Babanın ilk görevi anneyi hak etmektir! 











"Bu gece, üç ayrı yüreğim olduğunu keşfettim bir kez daha. Kendi yüreğim, göğüs kafesimde bir süs adeta. Nefesim, her birinin soluk alıp verişi kadar istekli yaşamaya. Önce onların nefeslerinden emin oluyor, sonra içime çekiyorum oksijeni. 

Tıpkı, birkaç dakika önce olduğu gibi.

Düşünüyorum da, hangi süper güç alabilir ki onları benden? Birinin saçının teline zarar gelse, dünyayı oynatırım yerinden! Bu narin ve hatta sulu göz kadından eser mi kalır o vakit? Canavar kesilir yüreğim, ellerim, hatta tüm bedenim. 

Çocuklarım, benim yaşama sebeplerim."


Geçenlerde kendini baba sanan birinin yakınmasıyla irkilişimden sebepti, kendimi anne gibi hayal ettiğimde yazdığım satırlardaki bu kara düşüncelerim.

"Peh! Anneymiş. Erkek evlat benim hakkım. Onu ben yetiştirip büyüteceğim. Aslan gibi babası dururken, annesine mi kalmış çocuk yetiştirmek? Eli mahkum, oğlumu bana verecek! Hele bir vermesin..."
 "Ne olur vermezse?"
 "Adalet var. Mahkemeye veririm. En iyi avukatları tutarım. O kadını süründürür, oğlumu yine de alırım."
 

Aynı arkadaş, mahkemeden eli kolu boş döndü elbette. Kadın öyle güzel bakıyordu ki oğluna, hakim çocuğun annede kalmasında bir sakınca görmedi. Tabii ki sonuç değişmedi. Sözde erkek egemenliği, yakıp yıktı her yeri. Kadın pes etmedi ama hayat burnundan geldi.

Mahkeme çıkışı haykıran, -elbette- umduğunu bulamayan, babaydı. Hafif bir tebessümle izledim olanları. Açıkçası, bu durum içimi rahatlatmıştı. Adalet, bizim yanımızdaydı.

O anda, erkek egemenliğinin egosu zarar gördüğünden, adamın canavarlaşması olasıydı. Bu yüzden sustum, itiraf ediyorum. Bir canavarla uğraşamam kız başıma. Ancak gurur dolu tebessümümü kimselerden saklayamadım. Sinirli baba da dahil buna. Yüzümdeki tebessümden beni mahrum etmek için yapmayacağı şey yoktu o anda. Bunun farkındaydım. Ama yenilgi öyle yakıyordu ki canını, benimle uğraşmaya mecali kalmamıştı.

Kadın, oğluna sarılarak terketti adliyeyi. Ah, anne oğul tablosu ne de sevimli!

Aslında bu bir ibretti kimi erkeklere. Bu ibret, kadın kıymeti bilmeyenlere.

Uzun bekleyişler esnasında yitirilen sağlık, alınan kilolar, duygusal bunalımlar... Bunlar hamileliğin en bilinen tarafları. Öte yandan anne ile çocuk arasında fiziksel bütünlük sebebiyle kurulan o destansı bağ... Hiç olmamış gibi unutturan bu değil mi zorlukları?

Ardından annenin kucağına verilen bebeğin o ilk anı. Çocuk, önce anneye verilir, zira bebek için anne kucağı en güvenilir yerdir. Hamilelikte kurulan bağ, anne ile çocuğun ilk buluşmasında yeniden tazelendiğinde, doğar doğmaz ağlamaya başlayan bebek o göğüste sakinleşiverir.

Bundan sebep, çocuğun ilk sorumlusu; annedir.

İşte hukuk bu noktada kadının değerini bilir. Erkeklerin iddia ettiği sözde adaletsizlik, iki sebeptendir: Birincisi, anne ile bebeği arasında, bahsi geçen o harika doğa üstü enerjidir. İkincisi ise, erkeklere ithaf edilmiş üstü kapalı bir mesajdır. Ve yazık ki bunu sadece, üç beş erkek analiz edebilir. Üzücü bir çoğunluk, hala ego peşindedir.

Nedir bu ikinci sebep? Ne tür bir mesaj bu?

Adalet, erkek egosunu törpülemek için, anneye bir adım önde olmasını sağlayacak bir hak vermiştir: Bebek. Erkekler, kadının gönlünü hoş tutmalı, onun kıymetini bilmeli, onu üzmemeli ki bebeğin ortak sorumluluğunu hak etsin! Doğurganlığı hoyratça kullanılan kadınların hakları korunabilsin. Kayıtlarda onlarca çocuğu görünen kaç baba, özellikle kız çocuklarıyla ilgili? Kadın üretkenliğini bir çeşit kullan-at mantığıyla değerlendirmiyor mu her biri? Yahut soyunu devam ettirmek isteyen erkeklerin bazıları, taşıyıcı anne sıfatıyla görmüyor mu kadını?

İşte, bütün sözde adaletsizliğin içeriği bu aslında. Adalet, dengelerin farkında. Karısına değer vermeyen, sırf evlenmiş olmak için evlenen; hatta sevgi cümleleri altında, tatmin duygusunu bastırma amaçlı sevgili edinen ama evliliğin adından bile bahsetmeyen kimi erkeklerin varlığı, annenin insiyatifine bıraktı çocuk paylaşımını. Kadının kıymetini bilen her er kişi, baba olmaya hak kazanır. Aksi takdirde, mahkeme mahkeme gezse de eli kolu boş kalır.

Adaleti tam olarak anlayamamış erkeklere benim de bir yardımım dokunsun istedim. Annelik ayrıdır, kadınlık ayrı, karılık etmek ayrı. Her birinin kıymeti ayrı ayrıdır, her birinin önemi ayrı. Karısını başının tacı etmişlere değil benim lafım, onlardan birer tane edinmek lazım. Lakin, babalık değildir gurur madalyası olup boyunlarda taşınan. Babalık ve annelik bir obje değildir duvarlarda asılan. Her birini ayrı ayrı hak etmek gerek. Hak etmeyen anneler de var elbet. Zaten o vakit, kimse tek kelime etmiyor babaya. Çocuk sorgusuz sualsiz veriliyor öyle bir durumda. 

Her şey açıkça ortada. Çocuk geldiği yeri güzelleştirir. Baba da bu oranda güzelleşmelidir. Kadının kıymetini bilen her erkek, babalığı hak edecektir.

Zaten kaç kadın çocuğunu babasız büyütmek ister ki? Gönlü hoş tutulan her kadın, evlerinin bahçesinde babasıyla futbol oynayan, koşuşturan oğlunu izlerken sevdiği adama bir kere daha aşık olacaktır.

Adam, hem baba hem de aşk olmayı hak ettiği kadar sevilir.

Adam, sevdiği kadar sevilecektir.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

✿ Ziyaretçiler

Powered By Blogger

FeedBurner

Add to Google Reader or Homepage

ECBanner
Recommended Post Slide Out For Blogger
 
BlogOkulu Gadgets