3 Aralık 2011 Cumartesi

Birlikte Delirme Seansı

www.tips-fb.com




"Merhaba doktor..."








"Uzun zamandır niyetleniyordum sana gelmeye, bugüne kısmetmiş. Etrafımdaki herkes seninle konuşmam gerektiğini düşündükçe, ben de inandım sonunda delirdiğime. Hani bir şeyi kırk kere söylersen olurmuş ya, benim de piskopat olduğumu söyleyenim çoktu galiba. Önüm arkam sağım solum, her yerim beni sobelemeye çalışan sevdiklerimle dolu. Yokluklarından korkuyorum ama hepsinin tek derdi beni tımarhaneye kapatmak. İşte bunu düşündükçe birçoğundan soğuyorum. Bu da kafayı yediriyor bana gerçi, insan sevdiklerinden soğur mu diye kendime kızıyorum. Bu bir kısır döngü doktor; onlar beni delirtiyor, ben onlardan soğuyorum. Onlardan soğudukça daha bi' deli oluyorum.

Şimdi en çok merak ettiğim şey, senin bana ne yararın olacağı. Annem uzunca zamandır sayıklıyor, "Psikiyatriste görünmelisin kesin." diyor. Yoksa babam gibi olacakmışım. Bir şey yapıyorum misal, bana göre doğru... Annem uzun uzun süzüyor beni, tek kelime etmiyor ve yine söylüyor aynı cümleyi: "Psikiyatriste görünmelisin." Sahi doktor, sen gerçekten içimdeki o siyah şeyi alabilecek misin? Eğer öyleyse neden yıllardır yük oldu yüreğime? Yılların yükünü kaldırmaya senin gücün yeter mi? Ben o yük altında ezilirken, beni yeni doğmuş kılacaksın öyle mi?

Madem öyle, hadi göster hünerlerini. Misal, çocukluğumu geri ver bana, hadi. Geceleri yorganın altına girip sesimi kimse duymasın diye çabalarken, ağlamayı keşfettiğim zamanları... Bir tür acı mucidi sayılırım ben. Beş dakika önce hüngür hüngür ağlarken, beş dakika sonra gülümsemeyi başaran küçük bir yürek doğdu, şimdiki piskopat bedenden. Şimdilerde sevdiğim adam, en çok bunu yapamamamdan şikayetçi. E bilmiyor tabii. O zamanlar bana, acımı dahi doya doya yaşama fırsatı verilmedi ki. Sevinçlerim yarım kaldı, bayramlarım hiç olmadı.

Ah be doktor, benim neler yaşadığımı o biliyor mu ki? Sen biliyor musun peki?

Asla bilemeyeceksin ki.

Zira dile gelmez bazı yaşananlar. Hani öyle yakar ki içini, ağzına alsan miden bulanır, başın döner, ellerin titrer. Merak edersin, şimdi bahsini dahi edemediğim şeyleri, o zaman nasıl yaşamışım ben hayatın gerçeği gibi. Çocukluk kaldırıyor belki de, çocukluk erişkinlikten daha mı güçlü ne?

Benim çocukluğum epeyce kırılgan, epeyce yorgun, epeyce kindar... Erişkin hallerime dokunuyor yaraları, hâlâ kanıyor misal. Aşk kanamamı durdurur sandım, daha beter tuz bastı yarama. Dedim ya, sevdiğim adam çocukluğumdaki halimi istiyor benden. Ben o hallerimi unutmak için neler tükettim, anlayabilir mi sahiden? Anlayamaz doktor, sen de anlayamazsın. Anlatamam ki...

Bak, sabahtır konuşuyorum. Yazıya döksem sayfalar alır anlattıklarım. Söylesene doktor, kendimle ilgili sana ne anlattım? Hiçbir şey... Anlatamam ki, çocukluğum uyanır sonra. Bastırmaya çalıştığım acılarım ayağa kalkar, durduramam onları asla. Derin bir uykunun arasında, geceleri kabuslarım olsalar da, çocukluğumdan kaçtıkça bu hale geldim aslında. Belki de haykırmalıydım, daha çok isyankar olmalıydım. İnsanları kırmaktan kaçtıkça, onları paramparça eder oldum. Sabretmeye çalıştıkça, içime attıkça derman değil dert buldum. Baktım olmuyor, bari anlatayım ucundan kıyısından dedim. Adım ya aşırı hassasa çıktı, ya da "Bağırmadan konuş, herkes duyuyor." dediler. Duysalar ne olurdu ki doktor? Zaten beni, o ne der bu ne der derken delirttiler!

Şimdi gülümserken, kasıklarım acıyor mesela. Zoraki gülümsüyorum çünkü, zoraki kahkahalarım var suratımda. Korkuyorum, kendimi kasa kasa gülerken bir yerime bir şey olacak diye. Somurttuğumda gevşiyor bedenim, o zaman belki de daha kolay affedebilirim.

Hep ne istedim biliyor musun?

Nereden bileceksin ki...

Bunu sevdiğim adam bile bilmez belki.

Ah, ne diyordum... Hep ne istedim... Benim gibi birinden beklenir mi bilmem ama hani bi' dizi vardı; Deli Yürek. İzlenme rekorları kırıyordu, sen izler miydin bilmem. Ben o zamanlar Memolici'ydim, o daha sıradışı geliyordu başlarda. Sonra baktım, hayır benim istediğim Memoli değilmiş. Ben tam bir Deli Yürekçi'ymişim. Nasıl anladın dersen... Bi' sahnesi vardı, hiç unutmam: Bombalar patlıyordu orada burada, adamlar Yusuf'un ve sevdiği kızın etrafını sarmıştı. Yusuf adamlara öyle bi' bakıyordu ki, taş olsa karşısında korkudan ağlardı. Yusuf sevdiğine döndü, ikna etmek derdinde, oradan uzaklaşsın diye... O dönüş işte, benim hayalim doktor. O sert, kaya gibi bakışlar, kıza dönerken bi' anda yumuşar. Gözlerin içi güler, yüze bi' şefkat gelir. "N'olur gülüm..." der, "Geleceğim, söz veriyorum." O sahne beni öldürdü be doktor, yıllarca öyle bi' erkeğin hayalini kurdum. Başta buldum sandım, aradan geçen yıllar beni yanıltmadı sandım, geçenlerde yanıldığımı anladım. Ne olduğunu anlatsam gülersin, beni anaokulu seviyesinde bilirsin. Madem dermanım sensin, dinle. Bu koskoca halimle karanlıktan korktum geçenlerde. Tir tir titrerken bedenim, onu aradım bi' hevesle. Her ne olursa olsun, o yanımda olur sandım. Yanıldım... Meğer aşk bitermiş. Aşk sonsuzdur diyenler, yalancının önde gidenleriymiş. Hani Deli Yürek gibiydi ya benim sevgilim, ben korkuyorum dedikçe, o uykusunu nasıl böldüğümü anlattı. Ben yalvardım, o kapatmak için çabaladı. Sonunda da gitti yattı. Sabaha kadar uyuyamadım be doktor. Kâh hayal kırıklığından, kâh korkudan... Hayal kırıklığım korkumu aşmıştı gerçi, o anda beni 'öcüler' yese acımı alırdı belki. Tuhaf değil mi? Bi' insan çocukluğunu çocuk gibi yaşayamazsa, 25'inde de korkar karanlıktan, 30'unda da... Bi' insan birine bel bağlamışsa ve aradığını bulamamışsa... İşte o zaman korku da vız gelir ona, ölüm de tırıs gider o yolda.

Anlatacak çok şey var aslında. Ama sıkıldım doktor. Öylece bakıyorsun yüzüme, ben ağlıyorum sen mendil uzatıyorsun bir de. Bırak, kurulamayayım gözyaşlarımı. Burnum aksın özgürce, ağlamak bari kolay olsun gönlüme. Her şey zor yeterince. Biliyor musun, sana son bir şey, gitmeden önce... Karşısında eridiğim, asla gücenmediğim, ağlarken beni gülümsetebilecek tek kişi; kardeşim... Öyle bi' yerinde ki o hayatımın, merkezinde desem az kalır. Belki de benim olduğum yerde duran, beni en çok anlayan kişi olduğundan. Aynı anne, aynı baba, aynı sıkıntılar, benzer acılar... Bi' o gelince aklıma, ağlamaklı olmuyorum. Ya da hayır, oluyorum. Ondan uzakken, onu çok özlüyorum.

Neyse yeter bu kadar. Bi' daha gelir miyim bilmiyorum. Bunları ben duvara da anlatırım, o da böyle buz gibi dinler işte. Gitmeliyim şimdi. Kendi seçimim olmayan hayatım bekler beni. Bekledikçe daha çekilmez oluyor, gideyim de yaşayayım onu vakitlice.

Hadi hoşça kal doktor.

İyi bak kendine.

Sakın delirme e mi?

İnan, zor oluyor böyle."
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

✿ Ziyaretçiler

Powered By Blogger

FeedBurner

Add to Google Reader or Homepage

ECBanner
Recommended Post Slide Out For Blogger
 
BlogOkulu Gadgets