5 Aralık 2011 Pazartesi

Kul Dönmesi

www.tips-fb.com



Aslında her zaman fondaki müzik kadardı akşamlar. Hangi kul döndüyse terk ettiği sevdiğine, onun akşamı geç gelecekti işte.




Her akşam farklı olur bir diğerinden. Aynı sanırız bazen ama yanılırız. Zira ne Güneş dünkü Güneş'tir aslında, ne de gökyüzündeki bulutlar aynı kalır zamanla. Çoğu şey değişir de kimi şeyler değişmemek üzere sabitlenmiş gibidir. İşte böyle zamanlarda fondaki o şahane müzik ruha hep iyi gelir. Tabii ruhun da o tınıya ufaktan yüz vermesi gerekir. Aksi takdirde platonik aşklardan biri daha düşer Dünya'ya. Ve ardından tonlarca acı daha...

Çok az bulunurmuş edasıyla...

Zaman salına salına yürürken ömür yolunda, bir adam ölür akşamın birinde. Kendi ölüm akşamını kendi seçemez elbette. Hangi ölüme layıksa o ölüme ait olan akşamda gider, yalan bir hayattan gerçek dünyaya. Yaşının bir önemi yok mudur sahiden? Önceleri evet... Kaç yıllık nefesi olduğu sayılmadan yas gönderilir seyrinden. Aslında her daim, dökülen gözyaşları kadardır o adamın yaşı. Aynı adam, aynı gözyaşı... Varlığında uğruna dökülen gözyaşlarından biraz farklı, acısı aynı kadında saklı...

Dedim ya, aynı akşamı yeniden yaşayamaz kimse. Ne zaman ki kadın da adamla aynı yaşta ölür, o zaman her şey bi' durur işte. Kadının kaderi, erkeğinden yaratılmaydı belki de. Kadın bunun farkında mıydı bilinmez. Erkek ve kadın aynı yerde, aynı yaşın bitiminde... Ne fark eder ki aradaki yaş farkı? Ebedi Dünya'da aynı yaşta olmayacaklar mı?

Fondaki şarkı neydi, az zaman sonra unuttum. Kadın hangi akşamda öldü, adam hangi akşamda; onu bile kestiremiyorum. İkisi de akşam ölmek zorunda mıydı sanki? Yaşam buydu belki: Doğumlar sabah saatlerinde, ölümler akşam vaktinde... Ne fark eder ki saatin kaç olduğu? Akrebin, yelkovanın nerede durduğu? Her ölüm Güneş'i söndürür, her doğum karanlığı öldürür.

Bir tür sondur ikisi de. Ve bir tür başlangıçtır belki de.

Lakin bundan böyle, ne kadın döner geriye, ne adam...

Onları alıp giden akşam, yine aynı akşam...

Hangi sabahta gelmişlerdi birbirlerini sevmek için sahi? Birbirlerine ait olmak için, hangi annenin rahmine sığınmıştı bedenleri? Şimdi sığındıkları toprağa girene dek, kaç acılık sevmişlerdi birbirlerini?

Yeni bir sabaha uyansak mesela, yeniden bir araya gelirler mi?

Dönmek, yaşarken mi mümkündü sadece?

Hazır nefes alıyorken dönmeli artık sevilene, dönülmez akşamlara kızmak yerine...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

✿ Ziyaretçiler

Powered By Blogger

FeedBurner

Add to Google Reader or Homepage

ECBanner
Recommended Post Slide Out For Blogger
 
BlogOkulu Gadgets