18 Ekim 2011 Salı

Pamuk Prenses'in Ölümü

www.tips-fb.com


Ben şimdiki zamanın Pamuk Prensesi, anlatmaya dilimin varmadığı bir masalın son heveslisi... Hevesimi kırmızı elmaların içine hapsettim ve soluk soluğa bir ölüme gittim. Bir masal yarattım kendime, içine girdim düşünmeden. İçinden çıkışım hiçbir masala yakışmadı gerçekten.





Ben şimdiki zamanın Pamuk Prensesi, sepetimde yığınla kırmızı elma... Bir masal yarattım ve inandım sonuna dek ona. Çocukluğumda keşfetmiştim, tüm masallar bitmeliydi mutlu sonla. Öyle ki bir prenses ölür, bir prens öper onu alnından ve prenses dirilirdi sorgu sual olmadan. Ölmek bile yasaktı masallarda. Ayrılığın lafı geçer miydi o zaman?

Ben şimdiki zamanın Pamuk Prensesi, sepetimde yığınla kırmızı elma... Hepsini senden aldım, sakladım tümünü gururla. Benim sepetimde, sana ait olan elmalar vardı ve ısırmaya kıyamadım onları. Her biri seni yansıtır, her biri seni anlatırdı. Saatlerce dinlerdim bir tek elmayı. Seni anlatan herkesi dinlediğim gibi, açardım kulaklarımı. İstekli olurdum; seni hatmetmeye kararlı... Elmalar konuşurdu, ben seni yaşardım. Bir tek elmaya milyonlarca minnet borçlanırdım.

Ben şimdiki zamanın Pamuk Prensesi, sepetimde yığınla kırmızı elma... Türkülerim olurdu benim, seni anlatırdı ısrarla. Yedi cüceler dönerdi etrafımda, ben hiçbirini göremezdim. Bir sana odaklanırdım zira. Hayallerimde olsan da dikkatimi verdiğim bir tek sendin. Ne cadı olurdu o zaman, ne prensler gelirdi aklıma.

Ben şimdiki zamanın Pamuk Prensesi, sepetimde yığınla kırmızı elma... Sıkıldım hepsinden, seni anlatmaları yetmez oldu zamanla. Seni görmek arzusu her şeyden baskın gelir oldu. Oysa bu bir masaldı ve sen yoktun içinde. Seni yaşamak için katlanmak gerekti gerçeğe. Sen gerçeği yaşıyordun, bir masalı alır mıydın ciddiye? Masal prensi ardımdan bakıyordu sessizce, buğulu gözlerle. Nemli bir sevdaya iç geçiriyordum bense. Ağlattığım kadar ağlayacaktım ve yaktığımdan fazla kül olacaktım. Aşkta dengeler böyleydi belki de. Bunu asla anlayamadım.

Ben şimdiki zamanın Pamuk Prensesi, sepetimde yığınla kırmızı elma... Tüm elmaları ısırdım bir zaman sonra. Sandım ki sana gelebilmek için onları yaralamam gerekti, benim masalımda sona böyle gidilecekti. Hem zaten bir masalın en güzel yeri sonu değil miydi? İlk kez korkmuyordum sona yaklaşmaktan sevgili. Hoş, varsın en kötüyü getirsin sonlar. Sana gelmek varsa ucunda, iyiyi kötüyü kim takar? Tek tek ısırdım elmaları. Hevesim taşıyordu avuçlarımdan. Diğerini alıyordum elime, bir öncekini ısırmadan. Bir an önce bitmeliydi bu seans, sana gelmek zamanını haber veriyordu yelkovan.

Ben şimdiki zamanın Pamuk Prensesi, sepetimdeki elmaların tümü tükendi. Yaşarken ölmek deyiminin ispatına harcadım hepsini. Ulaşmam gereken bir son vardı ve yaşanılan sadece bir masaldı! Masallardaki tüm sonlar mutluluğa ulaşırdı. Benim mutluluğum sendin, en sonda beni bekleyendin. Ya da ben öyle istemiştim, sen sadece bir hayaldin. Sepetimdeki tüm elmaları umut tacirleri vermişti, senin elmaların birinden dahi haberin yoktu yazık ki. Koca bir gerçeğin içinde, hayal ettiğim benliğine bir masal yakıştırmıştım belki de. Masalların gerçek olmadığını bile bile... Senin gerçekliğini bir hayale saklamıştım hem de. Ve tüm gerçekler, tıpkı masallar gibi bir sona sahipti. Tek fark; gerçek sonlar hüsranla biterdi.

Ben şimdiki zamanın Pamuk Prensesi, sepetimdeki elmalar bana ölümü getirdi. Benliğim, bir masalın içinde son nefesini verdi. Gerçeğe ulaşmıştım belki ama burası mutlu sonlar olmayan bir cehennemdi. Azrail'im sen miydin şimdi sevgili? Senin ellerinde hayat bulmayı beklerken ölümüm senden mi gelecekti? Peki ya elmalar? Hiçbirinden haberin yok muydu gerçekten? Tüm Pamuk Prensesler aynı cadının elmalarıyla mı ölürler? Peki ya aşık olunan prensler? Ölümü kovan o öpücükler? Öpmeyecek misin alnımdan, almayacak mısın beni ölümün kollarından? Bir sepet dolusu elmayı harcadım ben sana ulaşmak için, şimdi ölüme ulaşmak zorunluluğu niçin?

Ben şimdiki zamanın Pamuk Prensesi, sepetimdeki elmalar gerçeğin yalancı varisi... Öldüm, benim masalım ebedi sonlara teslimdi. Gerçek yaşamların masalları olmadığını, son nefesimde öğrenmeliydim demek ki. Oysa ben Pamuk Prenses'tim ve seni prensim seçmiştim. Gerçek ya da masal, ne fark ederdi ki? Ben sana gelmeliydim, ölümü yalan bilmeliydim.

Ben şimdiki zamanın Pamuk Prensesi, gerçek ve masaldan seçtim katilimi. Sonuma ulaşmak için bir sepet dolusu umudu harcadım, istekli istekli. Oysa benim masalımın devam etmesi gerekti. Elmalar anlatmalıydı, ben dinlemeliydim gerçeği. Masal dışına çıkınca gerçeğin en kaçınılmaz sonu aldı beni. Adına ölüm dendi. Benim masalımda bir hata vardı demek ki. Ya sen prens değildin sahiden, ya da hiçbir zaman Pamuk Prenses olmamıştı benden.

Ölürken anladım, bir masal uzak durmalıydı gerçekten. Masal, masal gibi olmalıydı; elmalar konuşmalı, prensesler evde durmalı, prensler onları bulmalıydı. Bir prensin ayağına giden prenses, masal dışı kalırdı.

Hem zaten onca elmayı hiçbir Pamuk Prenses harcamazdı. Mutlu son, tek bir elmada saklıydı.

Ben şimdiki zamanın Pamuk Prensesi, benim masalımda koca bir yanlış gizli: Pamuk Prensesler, mutlu sonlar için sadece bir tek elma ısırırdı, ben tümden boşalttım sepetimi. Gitmem gerek şimdi, ölüm çalıyor zilimi. Yine de tebessüm etmem gerek, çünkü katilim bulundu değil mi?

Kim vurduya gitmedin ruhum, huzur içinde yat şimdi...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

✿ Ziyaretçiler

Powered By Blogger

FeedBurner

Add to Google Reader or Homepage

ECBanner
Recommended Post Slide Out For Blogger
 
BlogOkulu Gadgets