22 Mart 2012 Perşembe

Bugün Benim Doğum Günüm

www.tips-fb.com




Sırf doğum günüm diye, dünya değişmedi birden bire. 









Gıcırdıyordu küflü demirler. Sessizliğin ortasında bir tek demir sesleri geliyordu kulağa. Çocuk parkındaki tüm salıncaklar doluydu oysa. Sallanan hiçbir çocuk sevinç çığlıkları atmıyor, onları sallayan annelerin, ablaların, ninelerin yüzü gülmüyordu. Herkes susmuştu. Sadece yıllanmış demirlerden ağrılı sesler yükseliyordu. Demirler ağlıyor gibiydi. Acıdan kıvranıyor, kanı içine akıyor gibi... O parktaki en yaşlı şey, salıncak demirleriydi. Bu yüzden herkesi susturmuş, son sözlerini söylüyordu demirler sanki.


Küçük çocuk elinde gazete kağıdına sarılı, ucu kemirilmiş ekmeği ile kaldırımda yürüyordu. Eve gidiyordu ama hayal dünyasında başka şeyler yapıyordu. Bu yüzdendi kendi kendine konuşan halleri. Sırf bu yüzden en çok korktuğu hayvana selam vermişti. O anda küçük bir delikten başını uzatan fare de şaşırdı buna. Bu kadar saygıdeğer miydi o aslında? Çocuk evinin kapısının önüne geldiğinde hayallerini katlayıp koydu cebine. Gerçek dünya ne de çirkindi böyle! Hem... başını duvardaki delikten uzatmış şu fare de neyin nesiydi? Hayallerinden, derin bir uykudan uyanır gibi uyanırdı genelde. Ve şahane bir dünyadan bu dünyaya dönmek zor gelirdi her seferinde.


"Birden, karşısına çıkan gölgeye aşık olduğunu fark etti." diye yazdı daktiloyla, eskimiş yazarın nasırlı elleri. Kelimeleri bedeninden kuvvetliydi şimdi. Hani her doğum gününde mumları üfler ya insan, kutlamalar yapar sanki düğün gibi... Oysa her doğum günü bitiş çizgisine daha bi' yaklaşmak değil mi? Şimdi şimdi anlıyordu o da, ellerindeki kırışıklıklar dile geliyordu ara sıra. Yine de kelimeleri vardı ya... sırtı yere gelmezdi asla. İnsanın yaşaması, ardında bıraktıklarına bağlıydı. Sonsuz bir ölümsüzlüğe kimse kavuşamayacaktı.


"Her yerin çamur olmuş." diyen anne, bir kere daha baktı bebeğine. Karşısındaki mucize ne kadar büyürse büyüsün hep bebek kalacaktı onun gözünde. "Arabayı almadım, yürüdüm biraz anne." diye cevap veren bebekler verildi o annelere. Kaç yaşına gelirlerse gelsinler, kundaktaki sabiden farksızlardı. Anneler yaşlanır, ama çocuklar bebek kalırdı. 


*-*-*-*-*


Bugün salıncak demirlerinin konuştuğu, çocuk parklarının sustuğu gün. Bugün tüm farelerin deliklerinde bir bir göze battığı gün. Bugün daktilo yerine ne kullanılırsa kullanılsın, kelimelerin yenilendiği gün. Ve bugün annem için aynı, benim için ayrı bir gün.


Bugün benim doğum günüm.


Kelimelersiz olmayacak yegane günüm. Annem için hep çocuk kalacağım belki ve büyüdüğüme inanmıyormuş gibi yapmaya devam edecek o, illa ki. Bu sanki, anneliğin yazılmamış kanunu gibi.


Lakin içimdeki paslanmış demirler öyle bir bağırıyor ki... Tüm çocuk çığlıklarımı susturdum bir bir. Sevinçlerimi sınırladım, hüzünlerimi sandıklara kaldırdım. Çocuk dediğin bağıra bağıra ağlamalı, bağıra bağıra kahkaha atmalı. Ben ikisini de sessizce yapıyorum. Çünkü bugün bir kere daha büyüyorum.


Tüm fareler görünüyor gözüme, onlara selam verecek hayallerimi yanıma almayı unuttum yetişkinliğimde. Hepsi çocukluğumda kaldı. Dünya ne kadar çirkin, görebiliyorum. Ve hayallerin gerçek olma ihtimallerine artık inanmıyorum. Çünkü hiçbir fare, saygıdeğer bir kral değildir özünde. Hayatımdaki farelere kral tacı giydirmeyi bıraktım bugün itibariyle.


Hiç daktilom olmadı benim, bilgisayarım onun yerine geçer dilerim. Kelimelerim, benim hiç eskimeyen dileklerim... Onlarla yaşlanmak, onlarla yaşamak istiyorum bugün de. Onlar olmadan beni anlayan kim kalır ki çevremde? İçimi döküşüm, haykırışım, hıçkırıklarım ve kahkahalarım... Hepsini kelimelerimin içine sakladım. Bugün de yine, onlar oldu sığınağım.


*-*-*-*-*


Ve annem... 


Aslında doğum günleri kişinin annesini tebrik günleri olmalı idi. Doğuma kadar geçen süreyi, çocuk büyütmenin artıları ve eksilerini, yahut buna benzer her tür şeyi... dibine kadar biliyoruz sonuçta. Anneler, ağzı en sıkı sırdaşlardır aslında. Ve en çok iyiliğimizi düşünenlerdir. 


Hepsinden de öte onlar salt, hiçbir şeye ihtiyaç duymadan, hiçbir bahanesi olmadan; sadece annedir. 


Belki de bu yüzdendir ki kardeşim ve ben kuzularıyız annemizin. Bize kim zarar vermek istese kurt kesilir kadınlığı, yumuşacık ellerindeki tırnaklarını çıkarır, dolunayı beklemeksizin evrimleşir ve gözü hiçbir şeyi görmez, ne varsa kırar geçirir. Süt liman olduğu vakitler en uyunası yerdir koynu. Ve hiçbir şeye değişilmez, karşılık beklemeden verdiği huzuru.


Bugün benim doğum günüm. 


Ama bugün tebrikler bana değil, anneme. 


Zira bende her şey aynı grilikte. Sırf doğum günüm diye, dünya değişmedi birden bire. 


Ama annem bugüne kadar arkamdaki dağ olmaya devam etti, süresizce.


Bugün benim doğum günüm ve annem...
Seni, 26 yıllık yaşamıma sığmayacak kadar çok seviyorum!


*-*-*-*-*


Bu da kendime doğum günü hediyem olsun. İyi ki ev arkadaşım yabancı müzik dinliyor da böyle müthiş şeyleri keşfedebiliyorum onunla. 


Nice yıllar olsun bana.



Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

✿ Ziyaretçiler

Powered By Blogger

FeedBurner

Add to Google Reader or Homepage

ECBanner
Recommended Post Slide Out For Blogger
 
BlogOkulu Gadgets