29 Şubat 2012 Çarşamba

Ben Bir Angutum!

www.tips-fb.com






Çünkü ben, ancak bir angut gibi sevebilirim. Başka türlüsü elimden gelmez, bilirim.







Çok sık yazmıyorum artık. Neden bilmiyorum, aslında her zamankinden daha doluyum. İnsan yıl aldıkça hayatına da alıyor acı tatlı ne varsa. Bunları ayıklamak, sonra da cümlelere dökmek sanıldığı kadar kolay değil oysa. İşte, tam da böyle bir dönemdeyim ben. Acıdıkça daha iyi yazılırmış yalanına inat, susuyorum sere serpe. Gocunmuyorum da. Susmak da -yerine göre- bir sanat aslında.


Yüreğim bu sanatı özenle icra ededursun, kardeşim dediğim çok yakın bir dostum isyan bayrağını çekti. Kimi insanlar vardır, isyan ederken bile okşarlar benliğini. Benim meşhur, sert ve kaya gibi isyanlarımın yanında onun isyanı öyle albeniliydi ki... Pek sık yazmadığım için sitem ediyordu. Okuyanı olan yazılar kadar şanslı daha başka ne vardı ki? Aklıma birden, epeyce zaman önce yazdığım kısa bir yazı geldi.


"Angut musun?" dedi kız, "Sana öyleyim." diye cevap verdi oğlan.

Genç kız gülüp geçti, bi' angutla ne işi olabilirdi ki? Yürüdü, kaderinden uzaklaşıyordu belki. O, çok daha iyilerine layık bir güzellikti, en çok seveni sevecekti illa ki.

Köşe başında durdu birden. Bir şey çekmişti dikkatini: Yerde yatan ölü bir kuş ve başında bekleyen eşi... Yaklaştı kız, diğer kuşun ondan korkmasını bekledi. 
Kuş kıpırdamadı, olduğu yere çakılı kalmıştı sanki. Elini uzattı kuşa doğru, artık bu küçük şeyin ürküp uçması gerekti. Kuş oralı olmadı. Gözünü diktiği yer, eşinin cansız bedeniydi.

Şaşkındı genç kız, birikmişti beynine soru işaretleri. Neydi bu yani, bu kuş ne zamana kadar böyle bekleyecekti? Üstelik... ne kuşuydu bu, ilk kez görüyor gibiydi. Eşinin ölüsüne gözünü dikmiş bakan bu küçük şey, ne büyük bir şey yaptığını fark ediyor muydu şimdi?

"İşte," dedi iç geçirerek, "gerçek aşkın resmi."

O akşam üstü, genç bir kız -ölmüş eşine gözlerini dikmiş bekleyen- bir kuşun resmini çekti. Aşkın resmiydi bu, onu odasında en güzel köşeye iliştirdi. Hayaller kurdu, onu böyle sevebilecek birini düşledi.

Asla bilemedi, o kuşun angut kuşu olduğunu. Ve angut kuşlarının ölene dek, eşlerinin cansız bedenine bakarak durduğunu...

"Angut musun?" dedi kız, "Sana öyleyim." diye cevap verdi oğlan. Kız gülüp geçti ve angut gibi birinin aşkından etti kendini.





Zamanında defalarca okumuş olmama rağmen, şimdi tekrar okudum yeniden ve yeniden. Türlü türlü dersler çıkardım aklımdan geçen yığınla hikayeden. Bazen insan kendi hikayesini unutuyor başkalarınınkine odaklanırken. Bugün kendimi hedef aldım tümden. Kendime baktım sadece benim başımı uzatabildiğim bir pencereden. Kimi ne kadar çok sevdiğimi, ne için var olduğumu, bu hayatta nerede durduğumu sorguladım. Sonra derin bir nefes aldım. Kimi şeyler vardır, sonucu hüzünlü olsa da rahatlatır. Benim aldığım nefes de bu gibi bir şeydi işte. Kendime yaptığım haksızlıkların bir kere daha farkına vardım bu iç çekişle. Yeniden gülümsedim kendime. Yeniden sevmeye başlarım içimdeki kızı bir gün, belki de...

Çünkü içimde gerçek bir angut yatıyor benim! Hep, en az bir angut kadar kanayarak sevdim. Hangi türden sevgi olursa olsun içimdeki, mutlu mesut olmadı hiçbiri. Bu yüzden kendimi sevmeye fırsat bulamadım asla. Kendime dönüp bakmaya zamanım olmadı hiçbir yaşta. Ergenlik çağlarımda bile çılgınlar gibi sevmenin peşindeydim sadece. Kendimi sevmek aklımın ucundan bile geçmemişti bir kere. Bu yüzden ağır oldu sevmelerim. Bu yüzden -annemi dahi sevsem- yorgun düştü sevilenim. 

Çünkü ben, ancak bir angut gibi sevebilirim.

Başka türlüsü elimden gelmez, bilirim.

Şimdi saf değiştirip yeniden düşlüyorum hikayemi. Seven oldum yeterince, sevilen olmayı denemeliyim bir kere. Angut gibi birinin beni sevdiği bir ülkede... Sırtımdaki koca sevgiyi yüklenmiş halde... Canım çıkıyor devasa sevgileri taşırken ve kambur olmuşum sevgiliye. 

Zor gelirdi elbette. Yine de bir angut tarafından sevilmek isterdim ben de. 

Kim bilir, beni angut gibi sevmek isteyenleri elimin tersiyle itmişimdir. En yakınlarınız dahi sizi severken zorlanıyorsa... başka bir açıklaması yok demektir.

Bugün kendimi uygun olduğum sevgi kalıbına yerleştirme günüm.

Bugün angut sevgileri çözmeye çabaladığım bir düğüm.

Nereden bileceğiz ki elimizin tersiyle ittiğimiz yüklerin gerçek sevgiler olmadığını?

Sevenin, sevilenin sırtında koca bir yükten ibaret olduğunu kimler umursadı?

Ve kaç kişi sevmekten bihaber olanlara angut dedi bağıra çağıra?

Söyleyin, neler borçluyuz sevdiklerimize ve angut kuşlarına...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

✿ Ziyaretçiler

Powered By Blogger

FeedBurner

Add to Google Reader or Homepage

ECBanner
Recommended Post Slide Out For Blogger
 
BlogOkulu Gadgets