4 Ağustos 2011 Perşembe

Zor Ölüm

www.tips-fb.com




Kolay olan yaşamak mıydı yoksa? Ölüm müydü yaşarken ölenler için zor olan aslında?





Giderse dönemezmiş insan, ruh ya da beden söz konusu dahi olmadan... Zihnen gitmek diye bir şey varmış, gitmekte olan ardına dahi bakmazmış o zaman. Ardında bıraktıkları ister zevkte sefada olsun, ister yasta cefada; fark etmezmiş gidene, gitmek vakti geldiğinde. Gitmek öyle bir illetmiş ki, yaşayan çekermiş acısını ve anlatılmazmış kelimelerle.

İşte, öyle bir gitmeye terk ettim ruhumu ben de. Yürek dolusu kustum acımı oraya buraya, yine de kalamadım ait olduğum zamanlarda. Zaman elini kolunu bağlıyor insanın, kalmakla çözülmüyor vicdan azapları. Kalmak keşke çözüm olsaydı; zorunlu olarak kalmış bedenim, şimdi böyle acır mıydı?

Acımak dedim de... En çok acıyanlar gidenlerdir belki de. Kendi dünyasını kuran ve elleriyle o dünyaya emek veren kaç kişi, birkaç saatlik kumdan kaleleri yıkar gibi yıkar ki geleceğini? Bazen öyle anlar olur ki susar önce acıyan yerlerimiz. Susar ve saklar acılarını içinde tenimiz. Tendeki yangın bir olunca yürektekiyle, sığılmaz artık ne yere ne de göğe. Ve gün olur ruh sıkılır bedenden. Azad edilmek ister, azadı tez olsun diye dualar eder. Beden anlar bir zaman sonra gerçekleri. İçinde hapsolmuş bir ruhun, bedene ne faydası olabilir ki?

"Git!" der beden ruha, "Git ve bırak beni yalnızlığımla!"

İşte o anda, ruh yayılır özgürlüğüne. Bedeni anında unutur ve yer aramaya başlar kendine. Oysa ruh bilmez ki, beden olmadan görünmez olmuştur. Ve ruh olmadan da beden yok olmuştur, solmuştur.

Ruh, bedenin kıymetini anladığında geç kalınmıştır çoğu zaman. Bir beden kaç zaman dayanır ki ruhu olmadan? Öldürdüğümüz bedenlerimiz kadar geç kaldık birçoğumuz hayata. Ruhlarımız fark etti mi bunu, yahut bedeninizin ruhunuza hakkını helal ettiği hiç oldu mu?

"İyi de ben hiç ölmedim ki."

Ben de ölmedim. Ben, ölümü beceremeyenlerdenim. Nefesimden kopmaya başladığım anda birkaç gramlık adrenalin kadar küçük bir hayat sundular önüme. Elimin tersiyle ittim hayat iğnelerini, dinletemedim yine de.

Bugün de ölemedim, bugün de nefes alıyorum işte.

Lakin ruhum mahcup bedenime. Bedenimde can kalmamış, ruhumu reddediyor içine her yerleştiğinde. Şimdi, hangi kıyıya köşeye saklayabilirim ki yamalarla dolu ruhumu?

Ölmek ayıp değil lakin ölememek utanç verici.

Bu yüzdendir belki de; yaşarken bile ölü gibi hallerim. Ruhuma söz dinletemedim, bedenimden af dileyemedim. Ruhumu ve bedenimi bir araya getirdim lakin, ne ölmeyi becerebildim, ne yaşamayı becerebildim.

Bugün de kendimi, yaşamakla ölmek arasında bir yere hapsettim.

Ve uzun zamandır olduğu gibi, bugün de ölemedim.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

✿ Ziyaretçiler

Powered By Blogger

FeedBurner

Add to Google Reader or Homepage

ECBanner
Recommended Post Slide Out For Blogger
 
BlogOkulu Gadgets