21 Ağustos 2011 Pazar

Klonlandı Yalnızlık

www.tips-fb.com






Sadece kendi yükü yetmezmiş gibi çoğalttı her dakika kendini. 








Sert bir düşüş yaşadı çocuk, dizlerinin üstüne. Dizleri kanıyordu, o ise susuyordu ağlamak yerine. Biliyordu ki ne zaman düşse böyle, tutanı olurdu ellerinden. Kan kaybı kimin umrunda, elbet kalkacaktı o yerden.

İşte böyle bir umuda ihtiyacı var alınan nefeslerin. Gençlik yıllarımızda, başımızı alıp evden çıktığımız gün sonuna geldik galiba böyle bir desteğin. Tek başına sürdürebilmek yaşamı, yarım yamalak... Tek başına ayaklarının üzerinde durabilmek, zorluklardan yapılı apartman topuklara inat... Zor olan buydu her zaman. Zorluk dendiği vakit, yalnızlıktı aslolan.

Bu yüzden dinlemedik iyiliğimizi isteyen annelerimizi. Alabildiğine çocuk yaptık aşık olduğumuz her adamdan. Sınır koymadık kadınlarımıza, çocuklarımız olsun istedik onlardan. Kariyerimiz bir yandan, çocuk bakımı bir yandan. Hele bir de aşkta şanssız bireylersek; hayat daha bir ağırdı artık, çok kişilik yalnızlığımızdan.

Tek bir amacımız oldu her zaman: Yalnız kalmamak. Bu uğurda feda ettiklerimiz umursanmayacaktı asla, hiçbir aşk tamamlanmayacaktı parçalanmadan. Her yara sonrası yeniden unutacaktık olanları. En hızlı iyileşen türü yaratacaktık içten içe: Aşk mağdurları!

Çünkü, tek bir isteğimiz vardı: Yok etmek yalnızlığı.

Durup dinlenip devam ettik yolumuza. Sayılı nefes kalmıştı heybemizde, asla aldırmadık buna. Çocuk çığlıkları sardı dört bir yanı. Hayatımızın orta yerinde bitmişti, -bitkinlik sağ olsun- hak ettiğimiz (!) domates atıkları. Böyle böyle öğrendik, yapmacık gülümseme yeteneğini. Belki de bir yolu olsa, bu konuda üniversitede ders bile verilebilirdi! Uzmanı gün geçtikçe arttı zira, artık Cadılar Bayramı'nda bile kullanılan maskelerde, gülümseyen yüzler yer etmişti.

Çünkü gülümsemek, normal bir olgudan daha başka bir yerdeydi.

Gülümsemek lüks haline gelmişti. Gülümsemek kıskanılası bir şeydi.

Belki de bir gün devrimler, gülümsemeler üstüne gerçekleştirilirdi.

Kim bilebilirdi ki...




Ve yazar, başına döndü bir zaman sonra bu yazının. Yalnızlığı tasvir etmek isterken, mutsuzluğuna dokunmuştu kalemi.

Zaten, yalnızlığını alan tek şey, o kalemdi. Lakin mutluluğun formülü, onun dünyasında henüz keşfedilmemişti.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

✿ Ziyaretçiler

Powered By Blogger

FeedBurner

Add to Google Reader or Homepage

ECBanner
Recommended Post Slide Out For Blogger
 
BlogOkulu Gadgets